OkLogo

Prof. Dr. Hasan Kamil YILMAZ ile Söyleşi

Mahir Kılınç

Ailemiz, sevdiklerimiz ve büyüklerimizle geçirdiğimiz sevinç ve neşe dolu bayramlardan kendi hanelerimize kapandığımız buruk bayramları idrak ediyoruz. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz salgının gölgesindeki bayramları?

Tabii doğru, bayram toplumun ve umumun sevinci demek. Yani toplumdaki herkesin sevince iştiraki anlamına geliyor. Ancak neyleyelim ki bu salgın sürecinde hem ramazanı hem de bayramı evlerimizde kapalı geçiriyoruz. Elbette bunun burukluğunu yaşamamak mümkün değil. Ama amaç daha sağlıklı daha mutlu günlere kavuşmak ve bunun için yüce dergâha el açıp niyazda bulunmak. Nasıl bu süreçte iletişim kurmak için çevrimiçi ulaşım yollarını aramış ve bulmuşsak yine aynı şekilde bayram vesilesiyle ziyaretlerin kabil olmadığı bu günlerde hiç olmazsa çevrimiçi bayramlaşmayı ihmal etmemeli, aile fertlerini arayıp onlarla ekrandan görüşerek bayram sevincini paylaşmalıyız. Bayram ve bayramla ilgili duygular asırlara sâri geleneklerin ve toplumsal sevincin ürünüdür. Bunların kaybolmaması, ailemizde ve çevremizde yaşatılması adına kapanma sürecindeki bu Ramazan Bayramı’nı gönülden gönüle köprüler kurarak idrak etmeye bütün akraba, dost ve çevremizdekileri hatırlayarak bayram sevincini yaşamaya ve yaşatmaya gayret etme derdinde olmalıyız. Salgının ortaya koyduğu ortama sığınmadan gönülleri hoş tutmaya, aramaya ve ulaşmaya “sıla-i rahmi” sürdüremeye devam etmeliyiz ki burukluğumuz ve hüznümüz, dualarımıza yansıyıp Hakk’ın yüce dergâhına yükselerek insanlığın bu beladan kurtulmasına dua ve niyaz olarak ulaşsın.

Bayramlar çocukça bir sevincin taşındığı günlerdir. Çocukların doyasıya yaşadığı büyüklerinse biraz daha çocuklaştığı sevinçler yaşanır. Bayramların çocuklukla ilişkilendirilmesiyle ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Bayramlar, çocukça sevinçlerin yaşandığı ve büyüklerin de çocuklaştığı demlerdir, doğru. Çünkü herkes bayramlarda, çocukluğunda yaşadığı bayramlarla buluşur zaman tünelinde. Herkesin ağzını açınca: “Ahh!... eski bayramlar!” dediği bayramlar, çocukluğunun bayramlarıdır. Çocukluğunda yaşadığı ve çocukça duygular paylaştığı o demler herkes için güzel hatıralar taşır. Herkes yeniden o hatıraların içinde olmak ve yeniden o iklime doğmak ister. Bu yüzden bayram elbette herkesin hakkıdır ama daha çok da çocukların ve çocukluğu hak edenlerin sevincidir. Aslında büyüklerin çocukların gönül dünyasında tatlı ve derin izler bırakmak üzere bayramlarda çocuklara verdiği hediye ve armağanlar onları, çocukluklarından itibaren bayrama endeksli bir sevinçle kucaklaştırmak içindir. Bu yüzden herkesin yâdında çocukluğunda yaşadığı o tür güzel bayram hatıraları vardır ve o yüzden bayramda fiilen olmasa bile hayal dünyasında biraz da onları canlandırarak yaşar insan. Bayramların çocuklarla ilişkilendirilmesi çok anlamlıdır. Çünkü bayramlar çocukluğun temizlik ve saflığı kadar gönüllerimizi arındırmakta ve çocukların hak ettiği kadar herkesin bayramı hak ettiği bilincine ermemize vesile olmaktadır. Gurbette okuyan, çalışan veya yaşayan evlatlar ya da çocuklukları bir şekilde gurbette geçen ebeveynler bayramları bu kez bu gurbet hasretiyle soluklarlar. Gerçi şimdi gurbetler de kurbet oldu. Teknolojik imkânlar aradaki mesafeleri kaldırdı. İnsanların sevdiklerini ses ve görüntüleriyle fiziki olarak olmasa bile atmosfer olarak aynı mekânda buluşturuyor. Ancak çocukluk ve gençliğinde bu imkânlardan mahrum olan büyükler için bu nimetler çok anlamlı ve değerlidir.

“Bayramda gelir yâda ne hoş hâtıralar ki: Bin ömre verilmez, o kadar kadri girandır.” der Mehmet Âkif Ersoy. Âkif’in bu sözlerinden hareketle bayramların sizin yâdınızda bıraktığı kadr-i giran hatırayı bizimle paylaşabilir misiniz?
Nasıl ki ağaç; dalları, budakları, yaprakları ve meyveleriyle ağaçsa insan da yaptıkları, kazandıkları ve başkalarına sunduklarıyla insandır. Dalsız, budaksız, yapraksız ve meyvesiz ağaca nasıl ancak kütük denilirse insanın da insanlığı ibadet, ahlak ve insani ilişkilerindeki hoş muamele ile belli olur. Ramazan boyunca âdeta baharı yaprak ve çiçeklerle karşılayan yazın meyve veren ağaçlar gibi ahlaki erdemler ve faziletli davranışlar kazanan Müslüman bayram sonrası bu güzelliklerini insanlığa sunmaya devam etmelidir.
Toplum ve umumun sevinci demek olan bayramda vatan, din ve namus uğrunda zulme uğrayan, şehit edilen, yurtlarından sürülen ve tecavüz gören kardeşlerimiz için neler yapabildik? İslam dünyasının her köşesinde sıkıntı çeken, acı yaşayan ve vatan cüda olan kardeşlerimiz televizyon ekranlarında boynu büyük ve gönlü yıkık halleriyle arz-ı endam ederken, Suriye’de insanlar kıyıma uğrarken ve vatanlarından sürülürken aç ve biilaç olanlara ne kadar merhem olabildik? Âkif’in dediği gibi:
Hiç sıkılmaz mısınız Hz. Peygamber’den?
Ki uzaklardaki bir mümini incitse diken,
Kalb-i pâkinde duyarmış o musibetten acı,
Sizden elbette olur rûh-i nebî davacı

Son olarak Hocam, nice bayramlar yaşamış nice hatıralar biriktirmiş bir büyüğümüz olarak bayram hakkında bizlere hangi tavsiyelerde bulunursunuz?
Bayramlar akraba, eş dost ve yakınların ziyaret edildiği, fakir fukaranın aranıp sorulduğu mutlu günlerdir ama tatil ve insanlardan kaçma günleri değildir. Toplumda fakir, yaşlı ve yetim gibi sokakların insafına, milletin vicdanına terk edilmiş yıkık gönüllü insanları aramak ve onları da bayram sevincinden haberdar etme günleridir. Bayramlar gönül imarına en güzel vesilelerdir. Kırılan kalpleri tamire, bozulan araları düzeltmeye, dargınları barıştırmaya en uygun zemin ve zamanlardır. Kardeşler arasını düzeltmek ve gönül imarında bulunmak irfan geleneğimizde önemli bir görev ve ibadet sayılmıştır. Çünkü insan gönlü en değerli hazinedir. Böyle zamanlarda belki birazda Yunus’a kulak vermek lazım:
Gönül çalabın tahtı / Çalab gönül’e baktı
İki cihan bedbahtı / Kim gönül yıkar ise
Yunus, Kâbe ile gönlü mukayese ederken de şunları söyler:
Gönül mü yeğ Kâbe mi yeğ / Ayıt bana aklı eren
Gönül yeğdürür zîrâ kim / Gönüldedir dost durağım
Yunus, din ve dindarlık adına gönül yıkanları ise ağır bir dille yargılayarak şunları söyler:
Bir kez gönül yıktın ise / Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahî / Elin yüzün yumaz değil
Aksakallı pîr koca / Bilenmez hali nice
Emek vermesin hacca / Bir gönül yıkar ise
Gönül imarına vesile olması dua ve niyazıyla Ramazan Bayramı’nız mübarek olsun.

Mahir Kılınç