BEKLENEN SENSİN
İhsan Açık
Yarım asra yakın süredir gerçekleştirdiği faaliyetlerle milletimizin iyilik temsilcisi olan Türkiye Diyanet Vakfımız, Diyanet İşleri Başkanlığımızla birlikte bu Kurban Bayramı’nda da ülkemizdeki ihtiyaç sahiplerinin yanı sıra bayram sevincini mazlum ve mağdur coğrafyalara taşıyor.
Türkiye Diyanet Vakfı olarak kurban ibadetini dinî hükümler doğrultusunda yerine getirmek ve keseceği kurbanı ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak isteyen vatandaşlarımıza yardımcı olmak maksadıyla 1993 yılından beri Diyanet İşleri Başkanlığımız iş birliği ile “dinî esaslara uygun, güven ve emanete riayet” şiarıyla vekâletle kurban kesim programı düzenliyoruz.
Kurban; mazlumun sofrasına bir nebze de olsa katkı sunabilmektir. İnancı ne olursa olsun, muhtaç olan herkesin imdadına koşmaktır. Mazlumların sevincine, bayram neşesine vesile olmaktır. Dünyanın en ücra köşelerinde, adını dahi duymadığımız diyarlarda yaşayan, hiç görmediğimiz, tanımadığımız din kardeşlerimize uzattığımız bir iyilik elidir. Onlara kurban etinden ziyade ümit, güven ve muhabbet takdim edebilmenin adıdır kurban.
Hz. İbrahim’in sadakati, Hz. İsmail’in teslimiyetinin tezahürü olan ve yeryüzündeki bütün kardeşlerimizi birbirine yakınlaştıran kurban ibadeti sayesinde dostluk ve kardeşlik köprüleri kuruyoruz.
İnsanlığın şefkat ve merhamete her zamankinden daha fazla muhtaç olduğu böylesi dönemlerde, yardımlaşma ve infakın zirveye çıktığı kurban dönemini fırsat bilerek ne kadar çok mazluma ulaşıp onların hayır dualarını alabiliriz diye gayret gösteriyoruz.
Her aşamasını büyük bir hassasiyetle takip ettiğimiz ve İslami usullere uygun olarak kestiğimiz kurbanları, ülkemizdeki ihtiyaç sahiplerinin yanı sıra mülteci kamplarından savaş ve afet bölgelerine, kıtlık ve kuraklıkla mücadele eden ülkelerden bir Müslümanın selamına muhtaç kalan tecrit yerlerine kadar gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyoruz.
Yapılan küçücük iyilikler, bağışlar, adını dahi duymadığımız, dilini bilmediğimiz bölgelerde hasretle yolumuzu gözleyen bir çift göze umut oluyor, samimiyet ve içtenlikle yapılan duaların kabul olduğuna şahitlik ediyoruz.
Vekâlet yoluyla kurban programımız kapsamında Etiyopya’nın Bale Robe bölgesine giden arkadaşlarımız, arife günü yatsı namazından çıktıktan sonra yaşlı bir kadının kötü bir battaniye ile caminin dış kapısının önünde yattığını görüyor. Kendisine saatin çok geç olduğunu hatırlatan ve neden dışarıda yattığını soran arkadaşlarımız; “Yarın Kurban Bayramı’nda Türkler gelecek ve et dağıtacak. Çocuklarıma et alıp götürmek için geldim. Uzun süredir ne ben ne de çocuklarım et yiyebildi. Türklerin geldiğini duyunca buradan ayrılmak istemedim.” şeklinde hafızalarımıza kazınacak ve tüylerimizi diken diken eden cevabı veriyor.
İşte biz millet olarak tarihin her döneminde “beklenen” olmuşuz ve bugün de Türkiye Diyanet Vakfı olarak milletimizin emanetlerini mazlum ve mağdurlara ulaştırarak ecdadımızın bize bırakmış olduğu mirası yaşatıyor, beklenen olmanın gereğini yerine getiriyoruz.
“Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” diyen bir Peygamberin ümmeti olarak, gönül coğrafyamızı sadece yaşadığımız ülkeyle sınırlamayarak duası ve ümidi Türkiye olan, Türk halkı olan dünyanın en ücra köşesindeki mazluma dahi el uzatmanın çabası içerisindeyiz.
Allah’ın yarattığı her bir canlıyı O’nun emaneti olarak görüyor ve yardım çalışmalarımızı gerçekleştirirken bu hassasiyetle hareket ediyoruz.
Milletimizin emaneti olan kurbanları keserek ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak için Senegal’e giden ekibimiz ise başka bir ibretlik hadiseye tanıklık ediyor.
Ekiplerimiz kurbanların kesim ve dağıtımını yaparken bir kabilede açlıktan hastalıkların başladığı ve durumlarının çok kötü olduğu bilgisi geliyor.
Ekiplerimiz kurban etlerini alarak bu kabileye ulaşıyor. Kabile başkanı kendilerinin Hristiyan olduklarını söyleyerek bir yanlışlık olmasın diye ekibimizi uyarıyor.
Ekibimiz dinlerinin ne olduğunun bir öneminin olmadığını, sıkıntıda olan bu insanların ihtiyaçlarını gidermenin insani ve dinî bir vazife olduğunu belirterek kurban etlerini fakir halka dağıtıyor.
Kurban etlerinin dağıtımından birkaç gün sonra kabile başkanın da telkiniyle Senegal başkenti Dakar’a 120 kilometre uzaklıkta Mbour sehrine bağlı Fouwa Takh köyünde Fulfulda kabilesinden 200 kişi ve daha sonraki yıllarda başkente 400 kilometre uzaklıkta Koalk şehrine bağlı Kawlakh köyünde Bambaka kabilesinin şefi önderliğinde diğer kabilelerin de bir araya gelmesi ile toplam 600 kişi Müslüman oluyor ve çocuklarını Dakar’da hafızlık eğitimine gönderiyor.
Bu öğrencilerin hayatları boyunca okuduğu her Kur’an-ı Kerim’den bağışçılarımızın sevap hanelerine artı yazılacağını ümit ediyoruz.
İşte bu hadise de bize bir kez daha gösteriyor ki bizler için küçük gibi görünen iyilikler, bağışlar tahmin bile edemeyeceğimiz hayır kapılarını aralayabiliyor.
Hiç görmediğimiz belki de yardım ulaştırdıktan sonra bir daha göremeyeceğimiz insanların hayatına dokunuyor, Türk Milletinin yardım eli oluyoruz.
Necip milletimizin bizlere emanet ettiği kurban vekâletleriyle dünyanın neresinde olursa olsun sadece Müslümanların değil insanlığın ümidini yeniden yeşertiyoruz.
Bu yardımları Allah’ın rızası ve hayır duasından başka hiçbir beklentiye girmeden gerçekleştiriyor olmamız birçok ülkede şaşkınlıkla karşılanıyor olsa da yardım ulaştırma heyecanımızı ve aşkımızı ilk günki gibi canlı tutan, bu duygu ve düşüncedir.
Dünyanın zorluklarına ve zulümlerine gözlerini kapatmadan her canlıya el uzatmanın gayreti içerisinde, ayrı coğrafyalarda, ayrı dilleri konuşup ayrı hayatlar yaşıyor olsak da ay yıldızlı bayrağımızın gölgesinde, hilalin kuşattığı dünyayı iyilikle sarmak için mazlumların elinden tutmaya devam edeceğiz.
Mazlumun, yetimin, yolda kalmışın hamiliği görevini üstlenen milletimizin emanetleri, yurt içinde ihtiyaç sahiplerine, sığınmacılara, Kur’an kurslarına ve öğrenci yurtlarına, yurt dışında ise öncelikle açlık, yoksulluk ve iç çatışmaların yoğun olduğu Afrika’dan Orta Asya’ya, Balkanlar’dan Kafkasya’ya, Uzak Doğu’dan Latin Amerika’ya kadar uzanan gönül coğrafyamızdaki mazlum kardeşlerimize dağıtılmaktadır.
Vakfımıza emanet edilen kurbanlar, Türkiye’de il ve ilçe müftülükleri, yurt dışında ise büyükelçilikler, müşavirlikler, ataşelikler, koordinatörlükler ile ilgili ülkelerdeki dinî idareler ve yerel kuruluşlar iş birliği içerisinde kesiliyor.
Bu yıl da kurban döneminde ülkemizde 81 il 922 ilçede, yurt dışında ise 75 ülke 280 bölgede milletimizin emaneti kurbanları keserek mazlumun umudunu yeşertip hayallerini gerçekleştirmiş olacağız.
20 milyondan fazla insana ulaşarak belki de hayatları boyunca ilk defa evlerine et girmesine vesile olacağız.
Allah Resulü (s.a.s.) bir hadis-i şerifinde, “Kim bir Müslümanın dünya sıkıntılarından bir sıkıntıyı giderirse Allah da onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim darda kalan bir kimsenin işini kolaylaştırırsa Allah da dünya ve ahirette onun işlerini kolaylaştırır.” (Ebu Davud, Edeb, 60.) diye buyuruyor.
Biz inanıyoruz ki verdiğimiz bir hisse kurban, binlerce belki milyonlarca dua olarak aziz milletimize geri dönmektedir. Kurban ibadetini dinî bir vecibe olmasıyla birlikte bu yönüyle de çok önemsiyoruz.
Bizden yardım bekleyen insanlığı yalnız bırakmamak için bu muhabbet yolculuğuna ne kadar çok kişiyi dâhil edebilirsek o kadar fazla mazluma destek olabileceğiz.