OkLogo

30 YILDA NE ÇOK ŞEY DEĞİŞTİ

Kübra Par

“Biz küçükken bayramlar daha güzeldi” cümlesi bugün artık klişeleşmiş gibi dursa bile aslında acı bir gerçeği yansıtıyor.
Türkiye’nin yaşadığı hızlı kentleşme, büyük şehirlerdeki metropol hayatı; komşularımızı tanımadığımız, akrabalık ilişkilerinin zayıfladığı, modernlik adı altında birbirimize yabancılaştığımız ve yalnızlaştığımız bir hayat biçimini beraberinde getirdi.
Bayramlar eski büyüsünü taşımıyor artık.
Sadece bizim için değil bugünkü çocuklar için de...
Ben bayram havasının yoğun tadını çocukluğumu geçirdiğim taşra kentinde, Erzincan’da yaşadım.
O yıllarda bayramlara büyük önem verilir, hazırlıklar en az 1 hafta önceden başlardı.
Kadınlar evlerini dip bucak temizler, perdeler yıkanır, danteller kolalanır, misafir odası çocuklar kirletmesin diye kilitlenir, baklavalar açılır, komşularla yaprak sarması sarılır, jelatinli çikolatalar ve mendiller özenle seçilir, bayram sabahı kapıya gelecek çocuklar için harçlık ve kuruyemiş tabağı hazırlanırdı.
Ve tabii en heyecan verici kısmı bayram kıyafeti alınmasıydı. İmkânı dar bile olsa çocuklarına yeni bir elbise ve bir çift pabuç almak için uğraşırdı anne babalarımız.
Annem terzi olduğu için ben o anlamda şanslı çocuklardandım.
Alışveriş şimdi olduğu gibi her güne yayılan ve sıradanlaşan bir şey değildi.
En küçük şeylerden büyük mutluluklar çıkarabildiğimiz günlerdi.
Bayram sabahı çok erken uyanmamızı isterdi annem. Sevinç gözyaşları döker, dualar eder, hepimizi o manevi havaya sokardı.
Babam ve erkek kardeşlerim bayram namazındayken ben biraz daha uyumanın yollarını arardım.
Camiden geldiklerinde el öpme, harçlık alma faslı başlardı.
Başka ailelerde bu gelenek var mıdır bilmiyorum ama annem ve teyzelerim bayram sabahı kahvaltısı için mutlaka köfte patates kızartırdı. (Onların anne babası ise kuru bamya çorbası yaparmış.)
Bayram kahvaltısı hep bir şölen havasında geçerdi. İstanbul’da yaşayan akrabaların geldiği, tüm ailenin toplandığı, büyük sofraların kurulduğu şen şakrak, masalsı bir hava oluşurdu.
Sonra misafirlik faslı başlardı. Her yarım saatte bir çat kapı misafir gelirdi. Babaannem bizde yaşadığı için tüm akrabaların ilk durağı biz olurduk. Gelenler kolonya ve çikolata ile karşılanır, sonra o yıllarda çok popüler olan 6 köşeli cam tabaklarda annemin yaptığı baklava, su böreği ve zeytinyağlı yaprak sarması ikram edilirdi. Türk kahvesi, limonata ve tütün kolonyasının baş döndürücü kokusu bütün evi sarardı.
Bu misafirlik turlarında beni en çok güldüren iadeiziyaret kısmıydı. Bize gelen herkese sonraki gün biz giderdik. Gelene gitmemek olmazdı. Tabii sohbet “Daha daha nasılsınız?”dan öteye geçemezdi.
Aradan geçen 30 yılda o günlerdeki saflık ve mutluluktan geriye çok az şey kaldı.
Büyük şehirde yaşayan çocuklar, baba evine dönemeyince taşrada kalan ailelerimiz de eski gelenekleri yaşatamaz oldu.
Dahası çat kapı akraba ziyaretleri küçümsenen, yeni modern hayat kodları içinde ayıplanan şeyler haline geldi.
Sadece bizim kuşak değil zaman içinde anne babalarımız da değişti.
70 yaşını deviren annem ve babam pandemiden önceki sene bir bayramı evde yalnız geçirmek yerine kendileri için tatil planı yaptığında bayramların tadını ülkece kaybettiğimizi anladım.
Oysa ki bunu özleyeceğimiz bir nostalji değil, maneviyatını ve neşesini kuşaktan kuşağa aktaracağımız, koruyup yaşatıp içinde huzur bulacağımız nadide bir lütuf olarak görmeliydik.
Bayramları hâlâ aynı yoğunlukta yaşayan, gelenekleri canlı tutan aileler vardır muhakkak.
Ama biz kaybedenlerden olduk.
Artık bayramlar eşimin ailesiyle sabah kahvaltısında bir araya gelmekten ibaret tatil günlerine dönüştü.
Kapitalist kültürün bizi bencil bir bireyselliğe boğduğu, tatlı gelenekleri silip yok ettiği yetmiyormuş gibi 2 senedir de salgın nedeniyle evlerimize kapandık.
Yaşlılar evlere hapsoldu.
Artık istesek bile kimseyi ziyarete gidemiyor, kalabalık sofralar kuramıyoruz.
Müslümanlar bu yıl en yalnız bayramını yaşıyor.
Umarım bu salgın bize o eski bayramların kıymetini hatırlatır.
Kim bilir belki o tatlı günleri yeniden diriltmenin bir yolunu buluruz.
Bayramınız mübarek olsun!

Kübra Par