OkLogo

KİTAPLIK

Zeynep Çelik

Sadakat ve Güven Bağlamında Aile
Aile, geçmiş ve gelecek arasında köprüler kuran, mazinin birikimini atiye taşıyan, toplumun en temel kurumudur. Aile bireyleri arasında dayanışma, yardımlaşma, paylaşma gibi hasletler etkin olmalı; her bir fert, aile içinde güven ortamını tesis etmek için üzerine düşen görevleri yerine getirmelidir. Ailenin doğrudan doğruya temelinde olan bir değer daha vardır ki bu da sadakattir. Sadakat, hem bir değer olarak ailenin mihenk taşıdır hem de diğer bütün değerlerin üzerinde yükseldiği zemindir. Zira sadakatin egemen olmadığı bir ailede sağlam bir iletişimden, birbirini koruyup gözeten, birbirine güvenen aile ferlerinden bahsetmek mümkün değildir.
Hayatın hızlı akışı içinde aile ilişkileri kimi zaman örselenmektedir. Bu durum, ailenin ihmal edilmesiyle birlikte gelecek açısından olumsuz sonuçlara kapı aralar mahiyettedir. Örselenen değerlerin başında ise güven ve buna bağlı olarak sadakat gelir. Yüce Allah, kullarını mümin, güvenilen olarak tanımlamaktadır. Dolayısıyla bir mümin önce ailesine ardından topluma güven vermeli, insanlar onun sadakatinden emin olmalıdır. Aile içi ilişkilerin eşlerinin birbirilerine verdikleri sadakat sözüyle başladığı ve bu sözün halka halka genişleyerek öncelikle çocukları ardından bütün bir toplumu kuşatacağı unutulmamalıdır. Ancak böylelikle aile ocağı, mutluluğun ve huzurun membaı hâline gelir.
Diyanet İşleri Başkanlığı, hem kıymetli bir yapı olan aileyi, sahip olduğu değerlerle birlikte korumak hem de olası birtakım olumsuzlukları önlemek amacıyla “Sadakat ve Güven Bağlamında Aile” temalı bir forum gerçekleştirdi. Bu forumda alanında uzman akademisyen ve araştırmacılar önemli katkılar sundular. İlgili makaleler Sadakat ve Güven Bağlamında Aile adıyla kitaplaştırılarak Diyanet İşleri Başkanlığı yayınları arasında yerini aldı. “İnsani Bir Nitelik Olarak Sadakat” başlığıyla Prof. Dr. Ejder Okumuş, sadakat kavramını toplumsal ve ferdî açıdan ele alırken Prof. Dr. Abdurrahman Özdemir, makalesinde Kur’an ve sünnet bağlamında sadakatin tanımını yaptı. Günümüzde bir tehdit unsuru olarak varlığını hissettiren “Sosyal Medya ve Sanal İlişkilerin Tehdidi Altında Aile”yi Doç. Dr. Hediyetullah Aydeniz yazdı. Birbirinden değerli pek çok başlık, kitapla birlikte okurların istifadesine sunuldu.

İçimdeki Zıp Zıp Ses
Altı yaşında bir çocuk, en sevdiği oyuncak robotunu buzluğa neden koyar? Sırf yaramazlık olsun diye değil elbet. Herhangi bir deney yapmaya da niyeti olmadığı muhakkaktır. Altı yaşındaysanız ve muhayyileniz hikâyemizin kahramanı sevgili Yusuf’unki kadar zenginse robotun buzluğa, diğer robot düşmanlarını buz kollarıyla dondurması için konulduğunu anlamanız gerekir.
Ayşe Sevim’in kaleminden çıkan İçimdeki Zıp Zıp Ses, Yusuf’un maceralarını konu ediyor. Pervin Özcan’ın çizimlerini yaptığı kitap, bir çocuğun iç dünyasından gelen haşarı sesleri işliyor. Yusuf, hem ailesinin hem de komşularının başına olmadık işler açıyor. Tabii bu arada ailenin diğer fertleriyle her birinin birbirleriyle ve küçük Yusuf’la olan diyaloglarına şahit oluyorsunuz. Dört ablası, anne babası, dede ve ninesiyle birlikte yaşayan Yusuf, minik okurlarını evlerine konuk ediyor. Sevgi ablasıyla olan ilişkisinde ablasının adı gibi sevgi dolu yaklaşımlarına şahit oluyor, kardeşler arasında merhamet ve tatlı dil ile kurulan iletişimin önemini idrak ediyorsunuz. Ailenin içine düştüğü maddi krize çözüm üretebilmek için didinen evin annesi Selma ve ona zor zamanlarda destek olan kızları Zehra ve Nihal’in hikâyesinde, dayanışmanın bir aileyi ayakta tutan temel direklerden biri olduğunu görüyorsunuz. Evin babaannesi, sağduyunun ve bilgeliğin sesi olarak çıkıyor karşımıza. Sözlerini sevgi ve şefkatle bezeyerek konuşuyor, torunlarına şefkat nazarıyla bakarak onları hep iyiye ve güzele yönlendiriyor. Yatalak babaanne ve gelini Selma’nın aralarındaki muhabbet, okuyan minik kalplere olduğu kadar büyüklere de şifa niteliğinde. Geçirdiği felç yüzünden yürüyemeyen babaanne, ona gözü gibi bakan gelinine hayır dualarında bulunuyor: “Tertemiz bakıyormuş, gelinciğinin yeri cennet olsunmuş, Peygamber Efendimiz (s.a.s.) komşusu olsunmuş Selma gelininin.”
Hikâyenin bir diğer kahramanı ise minik Yusuf’un koca yürekli arkadaşı Ahmet. Yusuf bir gün kırgın gönlünü avutmak için camiye gittiğinde tanışır İmam Ahmet ile. İmam Ahmet, o zamana kadar aklı fikri yaramazlıkta olan, sürekli çevresindeki insanlarla uğraşarak onlara türlü oyunlar yapan Ahmet’in, kâinata merhamet nazarıyla bakmasını salık verir: Bak evlat, Peygamber Efendimizin (s.a.s) bir sözü vardır: İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.” Yusuf, o andan itibaren hayatına çekidüzen vermeye çalışır. Hem zaten hepimizin içinde yok mudur böyle bir zıp zıp ses, üstelik sadece çocukların değil büyüklerin bile. İmam Ahmet’in sözlerine babaannenin şefkatli eli de karışınca Yusuf için her şey yoluna girmeye başlar. Üstelik sadece Yusuf değil ailenin diğer fertleri de bu iyileşmeden nasibini alırlar.

Zeynep Çelik