OkLogo

AKLİYAT

Muhammed Kâmil Yaykan

AKILLI EVLER
Kim bilir belki işten çıktınız, belki uzun bir tatili bitirmişsinizdir ya da gün boyu koşuşturmaca sürüp gitmiştir… Her ne yaparsak yapalım, biz insanlar günü evde noktalarız genellikle. Çünkü adı üzerinde “ev”dir orası, yuvamızdır. En güvenli, sığınılacak limanımızdır… Ama madalyonun öbür yüzü de var değil mi? Yıkanmayı bekleyen çamaşırlar, süpürülmesi gereken halılar, havalandırılması gereken odalar, eğer hava soğuduysa yakılması gereken kaloriferler ve daha neler neler… E tabii bunları da yapacak enerji lazım insana. Hem de günün onca hengamesinden sonra. Akıllı ev konseptinin de başlangıç noktası işte tam burası aslında. Enerjiden ve zamandan tasarruf sağlayarak insanın kendisine ve sevdiklerine daha çok vakit ayırabilmesini mümkün kılmak fikri. Baş döndüren bir hızla gelişiyor teknoloji. Dün aklımıza bile gelmeyen pek çok yenilikçi düşünce bugün hayatımızın tam merkezinde. Olmazsa olmazımız oluvermiş birdenbire, sessizce. Hayatımızı da kolaylaştırmış aslında, kendi nispetince. Mesela ne mi? Sese duyarlı lamba anahtarı, kendiliğinden kapanan salon perdeleri, tüm evi haritalandırarak gün boyu çalışan hamarat temizlik süpürgeleri. Saymak, listeyi uzatmak mümkün. Hepsinin işlevi ortak: Evlerimizi “akıllı” versiyona taşımak. Temelde internet altyapısı kullanılıyor, akıllı ev konseptinde. Bu evlerde internet bir amaç değil araç olarak kullanılıyor, tıpkı çamaşır makinelerinde suyun bir araç olarak kullanılması gibi. Nesnelerin interneti (IoT) tabanlı bu platformda birbirleriyle “konuşabilen” her nevi ev aleti birbirine bağlanıyor. Evde yaşayan bizlere ise bu aletlere bir cep telefonu uygulaması ile komut vermek düşüyor. Nasıl mı? İşte şöyle: 
• Bir yaz günü eve dönüyorsunuz. Güneş tepenize işlemiş. Bunalmışsınız âdeta. Telefonunuzla evinizdeki klimaya bir komut gönderiyorsunuz. “Sıcaklığı 22 dereceye ayarla!” Klima hemen çalışmaya başlıyor. Hatta sizin tercih edeceğiniz bir nem miktarı bile sunuyor. Eviniz olanca serinliği ile sizi bekliyor. 
• Gelelim aydınlatmaya. Siz yine ışıklandırma sistemine bir komut veriyorsunuz: “Akşam saat 8’de tüm perdeleri kapat ve lambaları yüzde 40 parlaklıkla gün batımı renginde aç.” ya da “Çocuklar odalarından çıktıktan 10 saniye sonra lambaları otomatik olarak kapat.” İşte bu kadar. Hem hepimizi rahatsız eden gereksiz elektrik israfı ortadan kalkıyor hem de “Acaba lambaları kapattım mı?” evhamı aklımızı çelemiyor. 
• Isıtmayı ve aydınlatmayı çözdük. Peki evinizin gününüzü organize etmesini istemez misiniz? Alarmınız, kurduğunuz saatte dâhili ses sistemi vasıtasıyla yankılanmaya başlıyor. Perdeler otomatik açılıyor ve gün ışığı içeri giriyor. Su sisteminden otomatik olarak dolum yapan su ısıtıcınız çayınızı veya kahvenizi hazırlamaya başlıyor. Buzdolabındaki sensörler yumurtanın, peynirin veya domatesin azaldığını bildiriyor. Hatta tanımlı kullanıcı profilleri sayesinde alışveriş listenizi otomatik olarak hazırlıyor. Telefonunuzla entegre olan evinizin yönetim panosu size bugünkü planlarınızı hatırlatıyor. 
• Evden çıktığınızda güvenlik sistemi otomatik olarak devreye giriyor. Kameralar, dip köşe her yeri gözetliyor. Olası bir öngörülmedik durumda güvenlik sistemi sizi bilgilendiriyor. Hatta kameralarla evinizi anlık olarak izlemeye bile imkân sağlıyor. 
• Sevdiklerimizle, arkadaşlarımızla her an haberleşebileceğimiz; onlarla çevrimiçi buluşup fikir alışverişinde bulunabileceğimiz; bugün 7’den 70’e hepimizin rahatlıkla kullandığı iletişim teknolojisi yakın denilecek bir geçmişte ütopya idi. Akıllı evler de şu anda ütopya gibi görünüyor ama teknoloji ve biz insanların teknolojiyle uyumu büyük bir hızla ilerleme katediyor. Değil mi?

Muhammed Kâmil Yaykan